4 Aralık 2021 Cumartesi

Çarpık bir "genelleme" algısı, meseleye yeni bir bakış ve bu bağlamda İslami metinlerin doğru anlaşılması

Giriş/mukaddime
   Evvelâ her şeyden önce bu yazıdaki amacımız, toplumun kahir ekseriyeti arasında yer edinmiş olan yanlış bir "genelleme" algısına ışık tutmak ve bu yanlış düşüncede olan kimseleri, meseleye dair sahih bir tevcih ile yeni ve doğru bir algıya yönlendirmektir; yoksa burada - edebiyat alanına giren - genellemenin ne olduğundan, çeşitlerinden vb. bahsetmeyeceğiz.
   Ayrıca şu var ki, bizleri bu yazıyı kaleme almaya yönelten yegâne sebebin, bazı kimselerin - bu yanlış algından hareketle - önüne gelen her "genelleme"yi ellerinin tersi ile itmeleri olduğunu ifade edelim. Bilindiktir ki, bu gerçekten çok büyük bir yanlıştır; bu tutum konuşanı anlamamak olup sözün anlamını - farkında olarak veya olmayarak - çarpıtmakdır.
   Hiç şüphesiz genelleme niteliği taşıyan ifadeler hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır.(1) Yani, bir şeyin hakikatini belirtme adına onun tanımını yaparken veya bir istisna yapacağımız zaman kesinlikle bir genellemeye ihtiyaç duymamızdan bahsediyorum. Ancak bunun yanında - farkında olmadan - bütün genellemeleri çöpe atan bir güruh söz konusu...
Genelleme; ta'mîm ve istiğrâk arasındaki fark
   Genelleme, Arapçada "ta'mîm/تعميم" şeklinde ifade edilir. Aynı zamanda "istiğrâk/استغراق" (bütünleme) diye adlandırdığımız başka bir ifade türü de mevcuttur.
   1. Bunlardan birincisi olan ta'mîmde, verilen genel hükümden bazı fertler istisna edilebilir. Bu türdeki bir ifadede "bütün, hepsi, külliyyen" vb. ifadeler kullanılmaz(2); tersine "genel olarak, çoğunlukla, kahir ekseriyeti" vb. zarflar kullanılır. Bu kısma, "Yunus balıkları genellikle gri renklidir" örneği verilebilir. Kuşkusuz burada "hepsi" vb. bir ifade kullanmamız yanlış olacaktır, çünkü pembe yunusların da var olduğu bilinmektedir(3). Bizim "genelleme" ile kastettiğimiz, bu türden bir ifadedir.
   2. "İstiğrâk"a gelince; bütünleme tarzında verilecek bir hükümde ise ilk kısmın aksine "bütün, hepsi, her biri" vb. ifadeler kullanmak elzemdir. Bu şekilde ifade edilmesi gereken bir şey hakkında ta'mîm içerikli bir zarfın kullanılması anlam kaymasına yol açacaktır. Buna "Bu defterin bütün sayfaları beyazdır" örneği verilebilir. Böyle bir hükümden herhangi bir ferdin istisnası söz konusu değildir; bu farazî defterin her bir sayfası beyazdır...
Çarpık bir "genelleme" algısı ve neticesi
   Durum böyle iken, birçok kimsenin tâ'mîmî (genelleme) ifadeleri, istiğrâk (bütünleme) kapsamında değerlendirdiğini, dolayısıyla genel olarak sosyal alanda, hususi olarak da İslami metinleri anlamada güçlük çektiğini ve bu sebeple hataya düştüğünü müşahede etmekteyiz. Dolayısıyla genelleme hususunda yapılan bu izah, yanlış anlaşılmaları bertaraf etmek için ehemmiyet arz etmektedir.
   Müşahhas bir misal üzerinden gidecek olursak; "genelleme kurbanı" olan hadis-i şeriflerden biri de Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kadınlar hakkındaki "...Aklı ve dini eksiklerden, aklı başında olan bir adamı sizden daha fazla saptıranı görmedim."(4) ifadesidir. Her ne kadar Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) aklın eksikliğini iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olması; dinin eksikliğini de adetten dolayı kadınların ibadetlerini erkeğe nispetle daha az yapması (bilkuvve olarak)(5) olarak açıklasa da(6) yine de burada kadının aklının ve dininin eksikliğine bir işaret vardır. Zira bu açıklama neticesinde "niçin iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denktir?" sorusu akıllara gelecektir. Bunun cevabı da hadiste belirtildiği üzere kadının aklının eksik olması, yani genel olarak olaylarda aklı ile değilde duygularıyla hareket etmesinden ileri gelir.
   Netice itibariyle yapmış olduğumuz bu açıklamadan hareketle, görüldüğü üzere buradaki ifade bir ta'mîm ifadesidir. Yani kadınlar genellikle duygularına göre hareket ederler; bütün kadınlar duygularına göre hareket etmezler. Yoksa bir çoğumuzdan kat ve kat akıllı ve zeki kadın şahsiyetlerin varlığı tartışılmaz bir hakikattir...
_________________
(1) Buradaki olmazsa olmazımız ifadesini hakiki anlamda kullandığımı belirtmek isterim. Zira bu vasfı, (mesela) çok sevdiği bir yemek için kullanan da vardır.
(2) Kullanılsa dahi bu hakiki manada olmayıp ancak edebî/belâğî bir faydadan (örn. mübalağa) ötürü bu tarzda bir terkip ile ifade edilmiş olabilir. Buna, "benim annem, annelerin en iyisidir" örneği verilebilir.
(3) Ayrıca istatistiksel verileri (pozitif yönde) %50'yi aşan (%51-%99), (negatif yönde ise) %50'den alçalan (%49-%1) herhangi bir şey için kullanılacak bir genelleme de bu kısma dahildir. Tersine bu veriler %0'ı veya %100'ü gösterir ise buna kullanılacak ifade ise istiğrak/bütünleme kapsamında değerlendirilecektir.
(4) Buhârî, 5624; Müslim, 79.
(5) Burada bilkuvve dedik çünkü, bilfiil erkeğin aksine hayız gören bir kadının bir erkekten daha fazla ibadet yapması muhtemeldir.
(6) bkz. Müslim, 79.

Furkan Yılmaz/04.12.2021

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder