10 Ocak 2022 Pazartesi

Yasaklar imtihân hikmetine mebnîdir

Yasaklar imtihân hikmetine mebnîdir
   "İnsanlar (her işi vaktinden önce aradığından sanki) aceleden yaratılmıştır. Pek yakında size (dünyada Bedir'de, ahirette cehennemde azap ve intikam) ayetlerimi) göstereceğim! Artık benden acele istekte bulunmayın" [Enbiyâ, 37]
   İmam Nesefî (rahimehullah) bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "(...)Acele etmek insanın tabiatı olduğu halde - şehveti de insanın tabiatına yerleştirdiği halde onu bastırmayı emrettiği gibi - Allah'ın, aceleyi men etmesinin sebebi yine insana şehveti, aceleyi vb. zaptedecek kudret ve iradeyi vermiş olmasıdır..." [Nesefî, Medâriku't-Tenzîl, Dâru İbn-i Kesîr, 9. Baskı, Dimeşk, 2020, c.II, s.404]
   Görüldüğü üzere İmam Nesefî (rahimehullah) burada ayete müslümanca akl-ı selimin gerektirdiği şekilde bir bakış açısı sergiliyor. Ancak non-teist kimseler - özellikle de ateistler - bu ve benzeri ayetlere genellikle şu şekilde bir itiraz yöneltir: "Madem Allah var o halde neden (mutlak manada) kötülükler vuku buluyor; tecavüzler, hırsızlıklar, yolsuzluklar, kezâ insanda bulunan bitmek bilmez şehvet, kin ve nefret... Neden Allah şehveti bastırmamızı emrediyor? Madem yasaklayacaktı o halde yaratmasaydı?!" vb. ifadeler...
   Biliyoruz ki İslam inancına göre şuanki dünyamız bir imtihan dünyasıdır. Buna göre imtihan eden zat Allah'u Teâlâ iken bu imtihana tabi tutulanlar insanlar ve cinlerdir. Nasıl ki bir okul sınavda öğrencinin notu, sorulara vermiş olduğu yanlış ve doğru cevaplar nisbetince oluyorsa, aynı şekilde bir kimsenin dünya imtihanında yapacağı iyilik veya kötülükler ona cenneti veya cehennemi getirecektir. Bu sebepten ötürü - imtihan hikmetine binâen - dünya hayatında iyilik ile kötülük bir arada bulunması gerekmektedir. "Her şeyden çift çift yarattık" [Zâriyât, 49] ayeti de buna işaret etmektedir. Zira ayet "erkeklik-dişilik, gece-gündüz, iyi-kötü" vb. her bir olgunun bir karşıtı olduğunu söylemektedir. İşte bu sebeple Allah'ın emirleri ve yasakları vardır. Bir şeyin yasaklanması için de bilâhâre yasaklanan şeyin var olması gerekir. Var olma da mutlak güce tabi olup Allah'ın yaratması ile mümkündür; o halde Allah'u Teâlâ yasaklayacakğı şeyi yaratmak zorundadır. (Elbette bu zorundalık aklî değil şer'î bir zorundalıktır) 

2-İyilik için kötülük şarttır
   Meseleyi daha umûmî çapta (iyi-kötü ayrımı) ele alacak olursak da şöyle deriz: Kötü/kötülükler - "eşya zıddı ile kâimdir/bilinir" kuralınca - iyinin/iyiliklerin tezahürü (ortaya çıkması, bilinmesi) ve ayırt edilmesi için bir imkandır. Aksi halde kötülüğün olmadığı bir yerde iyilikten de bahsedilemeyecektir. Zira bu durumda iyilik kavramının zıddı olmadığından iyiyi "iyi" yapacak bir aksi olmayacaktır; her zaman - kötülük var olsa idi - "iyilik" diye tanımlanacak olan o şey var olacaktır ama bu - kötülük diye bir olgu, dolayısıyla algı olmadığı için - iyilik sayılmayacaktır.
   Buna karşılık "Ama sizin iddianızca cennette hiçbir kötülük bulunmayacak. Peki bu durumu nasıl izah edeceksiniz?" şeklinde bir itiraz gelirse şöyle deriz: Öncelikle İyilik ve kötülüğün varlığı herhangi bir zamana veya mekâna bağlı bir durum değildir; kötülüğün var olmamasını niçin yalnızca cennet ile sınırlandırıyoruz ki? Bilakis cehennemde kötü akıbet, azap ve ceza vardır. Bununla da cennette bulunan nimet, mükâfaat; yani iyi ile kötü ayırt edilmiştir. 
   Bir diğer husus ise algı dünyamızda kötü ile iyi kavramlarını idrak edebilmemizdir. Yani her şey yok olduktan sonra yalnızca cennet olsaydı - ki orada da iyilikten başka bir şey yoktur - bu durumda dahi mezkûr itirazın haklılık payı olmazdı. Zira insanoğlu bir kere kötü ile iyiyi ayırt etmiş ve bu zihninde sonsuza dek sebat edecek bir hakikat haline gelmiştir. Bir şeyi bir kere algıladığımız vakit - unutma olmadıkça - onu bir daha algılamak için bir olguya ihtiyacımız olmaz. İyi ile kötünün ne olduğunu unut(a)mayacağımıza göre de bir sıkıntı olmasa gerek...
   Netice itibariyle non-teist/ateist kimselerin, 1- Tanrının yasakladığı bir şeyi neden yarattığı itirazının bir hezeyandan ibaret olduğunu ve 2- varlığı gereği kötülüğün mutlak manada var olmaması, yalnızca iyiliğin olması gerektiğini söylemekle nasıl bir çelişki içine girdiklerini anlamış oluyoruz.

Furkan Yılmaz/10.01.2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder